KADINA YÖNELİK RESMİ ŞİDDET

Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu olarak, 1997 yılından bu yana resmi şiddete maruz kalmış olan kadınlara ve trans kadınlara ücretsiz hukuki yardım vermekteyiz. Büromuzun kuruluşundan bu yana, kadına yönelik şiddet konusunda, devlet aklında çok fazla değişiklik olduğunu söylemek mümkün değil. Çalışmalara başladığımızda kadına yönelik şiddet konusunda Türk Ceza Kanunu bugünden çok daha geri noktadaydı. Örneğin kadına yönelik şiddet Ceza Kanunu’nda bir bölüm başlığı olarak yer almıyordu. Kadına yönelik şiddeti düzenleyen maddeler “genel ahlak ve aileye karşı cürümler” olarak tanımlanıyordu. Tecavüz suçunun tanımı son derece yetersizdi. Cinsel taciz diye bir suç tanımı yoktu. Bekâret kontrolü sadece işkence olsun diye evli kadınlara dahi uygulanabiliyordu.

Kadınların mücadeleleri sonucunda Ceza Kanunu’nda ve Medeni Kanun’da önemli değişiklikler oldu, ancak Türkiye Cumhuriyet devleti bir hukuk devleti kimliğine kavuşamadığı için yazılı hukukla uygulama arasında her zaman büyük uçurum oldu. Kanunlardaki olumlu değişiklikler maalesef ki uygulamaya yansıtılamadı. Bu coğrafyada, 2011 yılında Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girdi. İstanbul Sözleşmesi bugüne kadar kadına yönelik şiddet konusunda düzenlenmiş en geniş kapsamlı sözleşmeydi ve bu sözleşmenin hazırlanmasında kadın hukukçuların büyük katkıları vardı. Sözleşme maalesef ki 2021 yılında, sadece sözleşmenin içeriğinde var olan ve namus anlayışının eleştirilmesini ön gören hükümler uyarınca zararlı görüldü ve yerleşik irade tarafından yürürlükten kaldırıldı. Kadına yönelik şiddetin artışında, siyasi gelişmelerin çok büyük bir etkisi var. Gerek İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi gerekse siyasete şiddet ve nefret dilinin egemen olması kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde büyük bir artışa neden oldu. Bugün hala işkencenin varlığı devam ediyor. İşkence yasalarla suç olmasına rağmen uygulamada hala varlığını koruyan bir yasak sorgu yöntemi olarak devam ediyor.

Büro olarak, adli ya da siyasi nedenlerle gözaltına alınan kadınların, en çok şikâyetçi olduğu işkence ve baskı yöntemlerini sıralamak istiyoruz.

  • Kaba dayak
  • Kelepçe ve ters kelepçe
  • Aç ve susuz bırakma
  • Saatlerce polis otobüsünde bekletilme
  • Sözlü ve fiziksel taciz
  • Tecavüz tehdidinde bulunmak
  • Çıplak arama
  • Cezaevindeki kadınlara yönelik tacize varan arama biçimleri
  • Hastane ve cezaevine gidişlerde ring araçlarında işkence ve kötü muamele
  • Susuz bırakma
  • Basın açıklamalarında ve sokak gösterilerinde sözlü-fiziksel taciz, darp ve ters kelepçe
  • İfade ve örgütlenme özgürlüğünü engelleyen hareketler
  • Gerek gözaltı merkezlerinde gerekse cezaevlerindeki olumsuz hijyen koşulları

Bu durumlar, büromuza başvuran kadınların en yoğun şikâyetlerini oluşturmakta. Sıraladığımız şikâyetlerin hepsi hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin iç hukukuna, hem de altına imza attığı uluslararası sözleşmelere örneğin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne aykırı nitelikler taşımakta. Maalesef ki yaşadığımız coğrafyada işkencenin belgelenmesinde büyük sorunlar yaşıyoruz. Çünkü Türkiye’de hukuk kurumları savcılık, mahkemeler, Yargıtay işkencenin belgelenmesinde sadece resmi bilirkişilik kurumu olan adli tıp raporlarını delil olarak kabul etmekte, oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bağımsız hekim raporları, hastane raporlarının da delil olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde kararları var. Buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti yargısı hala resmi bilirkişilik kurumunu tek yetkili merci olarak kabul etmekte bu da işkencenin “devlet politikası” olmasının bir sonucu.

Bizler kadın hukukçular olarak kadına yönelik resmi şiddetin hala varlığını devam ettirdiğini, iç hukuk ve uluslararası hukuka aykırı biçimde uygulamaların fütursuzca devam ettiğini ve bu uygulamalara karşı mücadelemizin de sonuna kadar varlığını sürdüreceğini bir kez daha bu 8 Mart’ta da açıklıyoruz. GÖZALTINDA CİNSEL TACİZ VE TECAVÜZE KARŞI HUKUKİ YARDIM BÜROSU

CİNSEL ŞİDDETE KARŞI

HUKUKİ YARDIM DERNEĞİ